12.9.09

Short story

Dudağına değen yağmur damlalarını yaladı kız. Sağ tarafında elindekı kırık scooter parçalarını bırbırne vurarak tamır edeceğini düşünen bir sokak çocuğu, sol tarafında ise hayatının aşkı olabileceiğini düşündüğü insan vardı. Baştan sona izledi onu, ikisi de aynı yöne gidiyor, aynı şekilde kulağında kulaklıkla yürüyordu. Çocuk kıza göre uzun boyluydu, hafif dağınık saçları, kulağındaki küpeleri, eskitilmiş pantolunu ve kareli lacivert gömleğiyle öylesine yürüyordu. Kız çocuğun önünden yürüyüp kendisini farkettirmeyi düşündü önce fakat arkadan görüntüsünün pek de anlamlı olmayacağında karar kıldı.

Kafasını toplamayı ve ondan uzaklaştırmayı düşündü fakat 5 dakikadır gözlerini üstünden alamıyordu. "Eğer aynı minibüse binersek onunla tanışacağım" dedi kendi kendine. Ama hayır, bu kadar tesadüf olamazdı. Önünden yürüyen çocuk Acıbadem minibüsüne bindi, kız ise yavaş adımlarla minibüsün basamaklarına adımını attı ve çocucuğun oturduğu yere göz gezdirdi. Eğer gidip bomboş minibüste yanına oturursa çok dikkat çekeceğini düşünerek, çocuğun arkasındaki cam kenarına geçti. Kokusunu burnunda hissedebiliyordu artık. Rüzgar çocuğun camından esip o mükemmel kokuyu kıza doğru sürüklüyordu. Minibüs dolmaya başlamıştı, çocuğun yanı hala boş diye düşünürken bir anda yaşlı bir amca gelip çocuğun yanına oturdu. Ahh bizim yaşlı türk insanımız.. Konuşacak birini bulduklarında direk muhabbette başlarlar diye düşündü kız ve amcamız kulağında kulaklık olmasına rağmen bizim gençle konuşmaya başladı. Çocuk nezakettten kulaklığını çıkarıp dinlemeye koyuldu. Kızın kulaklıkları hala kulağındaydı fakat dinlediğini belli etmemek için müziği duraklatıp, olabildiğince konuşulanları duymaya çalışıyordu. Kulağı çocuğun sesindeydi. Fakat bu kadar muhteşem ögeler bir araya gelemezdi. Sesi o kadar tatlıydı ki ve yine o nazik tavırlarıyla amcamıza yanıt veriyordu. En sonunda adam sustu ve durakta indi. İşte çocuğun yanı boşalmıştı. Keşke biri gelse ona yer versem ve tekrar yanı boşalsa da otursam diye geçirdi içinden kız. Diğer yandan da çocuğun hangi durakta ineceğine dair hiçbir fikri yoktu. Ya çok erken inerse? Ya onunla konuşamadan çekip giderse? Kız artık düşünmekten çıldırıcaktı, o sırada çocuğun kolundaki dövmeye dikkat etti artık üstündeki her detayla ilgileniyordu. Sonunda ineceği durağa gelmişti kız, yavaşca ayağa kalktı, göz ucuyla cocuğa baktı ve "ışıklarda inebilir miyim?" dedi. Işıklara geldiklerinde çocuk ayaklandı. İşte buydu, aynı durakta iniyorlardı. Önce kız indi, yağmur artmaya başlamıştı. İşte hayatının aşkıyla tanışmak için mükemmel bi gün dedi. Fakat oturduğu sokaktan aşağı yürümeye başlamıştı, bu sefer çocuk arkadan geliyordu, onu gözlemleme şansı yoktu. Karşıdan karşıya geçme bahanesiyle yavaşladı, arkasına baktı ve işte aynı hizaya gelmişlerdi. Yavaşça gülümsedi ve "merhaba" dedi çocuk. "Tanrım bu bir mucize olmalı" diye düşündü kız. Heyecandan kulaklıklarını yere düşürdü ve kalkıp yüzündeki şaşkın ifadeyle o da "merhaba" dedi. Çocuk söze başladı; "sizi minibüse binerken gördüm, daha sonra durakta inmek için kalkacakken siz ayaklandınız ve aynı yerde ineceğimizi farkettim, sokak boyunca önümden yürüdünüz, neden bunu yapıyorum bilmiyorum ama içimden bi ses sizinle konuşmazsam çok büyük pişmanlık duyucağımı söyledi, umarım beni yanlış anlamazsı.." HAYIR HAYIIR diye söze atıldı kız. "bu kadar tesadüf olabilir mi bilmiyorum fakat ben daha öncesinden beri sizi izliyorum, ah sanırım saçmalıyorum, asıl siz beni yanlış anlamayın, başıma ilk defa böyle bişey geliyor." Çocuk tekrar gülümsedi "hemen şurada kahve dünyası var, oturup bişeyler içmek ister misiniz? Hem başımıza gelen bu tesadüfle ilgili daha ayrıntılı konuşabiliriz, tabi eğer vaktiniz varsa..?" kız çantasından şemsiyesini çıkardı ve "tabikide isterim ama bence sizde daha fazla ıslanmamamız için şemsiyeyi ikimiz içinde tutarsanız" dedi. Daha sonrasında oturdular, kendi hayatları hakkında pek bişeyden söz etmediler, okul, iş, aile bu konuşmanın dışındaydı, o an akılllarına gelen herşeyden konuştular, zaman öyle hızlı akıp geçmişti ki.. artık kalkmalıydılar, kız 3 sokak aşağı da oturuyordu, çocuk onu evine bıraktı ve telefon numarasını aldı. Kız içine sığdıramadığı heyecanla kendini kapıdan içeri attı, gelecek günlerini ise onun ne zaman arayacağını bekleyerek geçirecekti. "olsun bunlara değerdi" diye düşündü içinden. Ertesi gün gelen telefon kızın hayatını değiştirdi, sonraki günleri hep beraber geçirmeye başladılar, haftanın 4 gunu neredeyse beraberdiler, yaklaşık 3 hafta olmuştu ve herşey mükemmel gidiyordu, birlikte çektirdikleri yüzlerce fotoğrafları olmuştu, her gittikleri yerden bir hatıra alıyorlardı, kız artık kendini tamamen bırakmıştı onunla sürüklendiği kaderin içine. Ne geleceğe dair ne de çocuğa dair endişeleri vardı. O'na sonuna kadar güveniyordu. Bir akşam buluştuklarında çocuk "bugün ev arkadaşım evde yok, bu geceyi benimle geçirmek ister misin?" dedi. Kız şaşırdı önce hazırlıksızdı böyle bir teklife ama onunla dolu dolu bir gece geçirme fikrini düşünmek bile içinin kıpır kıpır olmasına yetmişti. Annesini aradı, dışarıda kalacağını söyledi ve onunla birlikte gitti. O gece hayatının en güzel gecelerinden biriydi. Ilk defa tenını bu kadar yakından hıssedıyor, aralarındakı ten uyumuna sasırıyor ve vucut kokularının bırbırıne gecısını duyumsuyordu. Çok yavaşca yaklaştı ona çocuk bütün kıyafetlerini çıkardı, sıcacık tenini ona dayadı, ve bütün vücüdunu öpmeye başladı ve ve artık bekledikleri an gelmişti, birbirlerini sonuna kadar hissediyor, hiç bırakmamak istercesine sıkı sıkı tutunuyorlardı. Terleri birbirine karıştı, yalnızca yorganı çektiler üstlerine ve çırılçıplak uyudular. Kız erkenden kalktı, onu öperek uyandırdı, biraz öpüştükten sonra duşa girdiler, kahvaltı ettiler ve çocuk kızı eve bırakmak için beraber dışarı çıktılar. Evinin önüne geldiğinde uzun bi sarılma faslının ardından gitti çocuk. O akşam kızın telefonu çalmadı, bekledi belki dışarıdadır işi vardır dedi, uyuya kaldı, sabah yıne arama yoktu, öğlen de, akşam da. En sonunda dayanamayıp aradı fakat telefona cevap vermiyordu. Sinirlendi, üst üste aramaya devam etti fakat cevap yoktu. Geçen günlerde kızın içi içini yedi, aramaya cesaret edemedi, çünkü o kadar kırılmıştı ki, onun bu kadar basit biri olmayacağına emindi.. nasıl yanılabilirdi? nasıl bu kadar aptal olabilirdi? Günler günleri izledi ve tam 1 hafta sonra çalan telefonda onun ismini gördü, heyecanla cevap verdi, telefondaki ses " sana birşeyleri hissettirmeye çalıştım ama başaramadım, bana kısa sürede o kadar bağlanmıştın ki bu beni bile korkutuyordu, şu an seninle tanıştığımız sokaktayım".

"eee, bunu söylemek için mi aradın" dedi kız. "hayır, bir elimde biram diğer elimde ceketim bu sokaktan aşağıya eski sevgilimin evine gidiyorum" dedi çocuk. Kız hiçbişey söyleyemeden telefonu kapattı.. Hayatında yaşadığı en güzel tesadüf en kötü şekilde sona ermişti bile, daha söylenecek hiç bişey yoktu...

Hakkımda

Fotoğrafım
Yarın bunların hepsini unutmuş olacaksın. Şimdi git ve uyu. İyi geceler.

İzleyiciler